Günlerden sonra yeni post yazma mutluluğu yaşarken bir de mim konusu: “Hangi çizgi film kahramanı olmak isterdiniz?” olunca değmeğin keyfime.
Küçükken izlediğim çizgi filmleri düşününce bir çoğunun anime olduğunu farkkettim. (Tee o zamanlardan belliymiş demek ki) Hatta ben öyle sevimli şirin çizgi filmleri hiç sevmezdim, bildiğin savaşlı, dövüşlü rekabetli şeyleri severdim. (Yazar burada çocukluğuna inerek az sonra kişilik analizi yapacak:P ) Böyle pokemon, digimon, beyblade izlerdim. Birde tabiki vazgeçilmezim Ay Savaşcısıydı ama onu da diğerlerinin arasına alabiliriz. Bunların hepsi anime olduğu için direk eledim. (Mim konusuna çok sadığımdır:P) çizgi film olarak düşününce aklıma direk bizim çatlaklar Looney Tunes geldi. Bir itiraf daha şimdi nadirende olsa gördüğümde küçükken olduğu gibi bayıla bayıla izliyorum. (Bu işte bir tuhaflık var:P )
Hangi karakteri sayacağımı şaşırdım ama ben hepsini toptan seviyorum sanırım. Birini tercih et derseniz psikopat tavşan Bugs Bunny derdim. Onun o şeytani zekasına hayranım. Şimdi düşününce zavallı Elmar’a ne işkeceler etmişti ama boşuna değildi bunlar. Kimleri neden seviyorum:
*Bugs Bunny’nin karşı konulmaz numaralarını, “Naber Canım?” ve “Arkideş” demesini,
*Duff Duck ‘ın o kara bahtı kör talihini, ne kadar kötü olan varsa onun başına gelmesini, tuzak kursa bile kendisi düşmesini, Bugs Bunny’ye karşı hiçbir zaman kazanamamasını,
*Tazmanya Canavarının herşeyi yiyip yıkan hortum gibi ilerlemesini ama içinin oldukça duygusal olmasını,
*Tweety’nin “Bir kedi gördüm sanki.” demesini,
*Sylvester’ın her zaman Tweety yediğini sanıp bomba, dinamit gibi bilimum bütün patlayıcıları yutmasını,
*Çakal Coyote’nin binbir türlü numara ile Road Runner’a (benim değişimle MikMik) tuzak kurmasını ve her seferinde o tuzağa düşmesini, binbir icat firması Acme’nin her türlü aletini kullanıp reklam parası almamasını,
*Hızlı Gonzelez’in hep yakalandığını zanettirip bir şekilde (ışık hızıyla) kediden kurtulmasını,
*Kokarca Pepe’nin o pis kokusuna aldırman kendine duyduğu müthiş özgüveni ve sürekli aşık adam olarak ortalarda gezinmesini,
*Garip kız Elmira’nın etraftaki her türlü yumuşak canlıyı alıp bağrına basmasını ve boğarcasına sevmesini, Tazmanya Canavarını bile sıkıştırıp mıncıklayacak kadar gözü pek olmasını,
*Karavana Sam’in en hızlı silah çeken olduğunu idia edip her seferinde Bugs Bunny’ye yenilmesini,
*Horoz Leghorn’un civcilere sürekli öğretmenlik taslamasını ama civcivin her olayda ondan daha zeki çıkmasını, bağlı bir köpeğe sataşmasını, köpek bağlı olsada bir şekilde sataşmalarından sonra başına bir şey gelmesini (genelde tüyleri dökülüyor)
*Minik uzaylı Marvin’in sürekli dünyayı yok etme planları yapmasını ve kahramanlarımızla tanışınca dünyaya lanet yağdırıp gezegenine dönmesini,
Onun dışında Tom ve Jerry hiç kaçırmazdım. Sevimli katagorisinde izlediklerim ise Winnie the Pooh ve Şirinleri sayabiliriz. Windy Poo’da da Tavşan’ı ve İyor’u severdim., şirinlerde Şakacı şirini severdim ve her seferinde nasıl milleti kandırıp bombalı paketi kakaladığını hayretle izlerdim:)
Ve hala ve hala nickoledion’da izlediğim Sünger Bob benim canımdır. O nasıl saf, şirin, sarı, pofuduk, boncuk gözlü, kare suratlı, beyaz donlu, hayal yüklü, masum bir şeydir. Bir süngerden bu kadar güzel malzeme çıkaran ekibe saygılarımı sunuyorum ve git gide destansı boyutlara ulaşan yazıma burada son veriyorum;)
windy poo derken ?? 😀 winnie the pooh bnmde en sevdiğim çizgi filmlerden dir 😀 tam bi çizgi film manyağı olark looney tunes a çocukluğumu daha zevkli hale getirdiği için teşşekür ederim bende 😀
Haha direk çocukken ezberlediğim haliyle yazmışım, farketmedim 😀 Road Runner’da benim içik Mik Mik’ti mesela 🙂