Sadece Metro Haritasıyla Tokyo’yu Geziyoruz^^

Japonya’ya gitmeden “Bilmediğim bir ülkede kaybolmak istiyorum.” diye  enteresan hayallerle kimbapsushi‘nin kafasını şişiriyordum ki bu hayalim de  gerçekleşti dostlar:P

 Tokyo’da 5 gün kaldık, gezi programında boş günler vardı. Biz de bu boş günlerde şehri sokak sokak gezmeyi gitmeden kafaya koymuştuk. Hatta Tokyo’ya vardığımız ilk gün aldık otelde aldık metro haritasını ve gitmek istediğimiz yerleri daire içine alarak kendimize bir gezi programı çıkardık. O gün bir de rehberimizin laptopunu ödünç alıp dostumuz suspusningi’yle mesajlaştık ve ondan da öneriler aldık;)

Yukarıda ki fotoğrafta metro haritası ve benim Japonya’dan topladığım afişler, fişler, broşürler yani bizim burada çöp olarak attığımız her şeyi sakladığımı görebilirsiniz. Geldiğimden beri açıp bakmamışım bunlara biraz önce haritayı bulmak için deşeledim iç çeke çeke:)

Tokyo metrosu haritadan gördüğünüz gibi biraz arap saçı, Japon rehberimizin söylediğine göre Japonlar’da yolculuklarında bu haritayı kullanarak gidecekleri yere en iyi aktarmayla nasıl gideriz diye bakıyorlarmış. 13 tane renkli olan ana hatlar var. Bunun yanında JR dedikleri eski tren yollarını kullanan metro ve özel hatlarda var. İki kafadar:P kahvaltıdan sonra Kayabacho’da ki otelimizden  yola çıkarak geziye başladık. Bir gün boyunca tüm hatlarda kullanacağımız biletlerden aldık. Bu biletler yaklaşık 30 TL falan tutuyor. Sadece ana hatlarda kullanabilenler daha ucuz ama JR hattını da kullanmamız gerekeceği için biz en kapsamlısından aldık.   Daha önceden Hana Yori Dango’nun şu meşhur sahnesinin çekildiği mekan olan Ebisu Garden Place’ye  gitmeyi kararlaştırmıştık. Daha doğrusu benim hiç aklıma gelmemişti kimbapsushi gitmek istediğini söyleyince bende sevindirik oldum:)

Birkaç aktarma yaparak ve metronun içinde kaybolarak sonunda Ebisu durağında indik:) Metroda en zor olan hangi kapıdan dışarı çıkacağını ya da aktarma yapacağını saptamak. Bazı büyük duraklarda 20 kapı olabiliyor gel de bul çıkacağın yeri:) Gerçi adamlar her yere kocaman işaretler asmışlar şimdi haklarını yemeyeyim. Ebisu’da çıkınca biraz yürümemiz gerekiyordu. Biz önce azıcık kaybolalım diye kimseye sormadan kendimi bulmaya çalıştık baktık olmuyor. Kimbapsushi nokta atışı yaparak İngilizce bilen bir ablaya sordu ve sayesinde bulduk:) Ebisu’nun daha modern Japonca ile Söylenişi Yebisu’ymuş.

Yebisu Garden Place

Burada 4566756756 tane fotoğraf  çekildikten sonra biraz binaların içinde dolaşıp yine metro istasyonuna gittik. Sıradaki durağımız programımıza göre Shibuya’ydı. Burada rastgele bir kapıdan çıktık ama tesadüfen tam ana meydana çıkmışız:) Rehberimiz bize daha önceden bir kaç alışveriş merkezi önermişti. Bunlardan birinin önüne çıktık ama içeri girip kapalı mekanda vakit kaybetmek yerine sokakları gezmeyi tercih ettik. Bu arada bana ilginç gelen şeylerden biri metroların büyük alışveriş merkezleri ile bağlantılı olmasıydı. Metro’nun çıkışları direk bu binaların en alt katına bağlanıyordu. Zaten çoğu metro istasyonunda da alışveriş yapabileceğiniz küçük dükkanlar oluyor.

Shibuya

Bu arada böyle rahat rahat şuraya gittik buraya gittik diyorum ama ayaklarımız pert olmaya başlamıştı zaten bir haftadır tabana kuvvet yürüdüğümüz için ayaklar mahvolmuştu bir de tüm gün gezince 7566 kere mola vererek Japonya’nın en güzel yanlarından olan içecek  makinalarında soluğu alıyorduk. İçeceklere verdiğim parayla neler alırdım neler kimbilir.

Sonra ki durağımız Shinjuku, burası Tokyo’nun büyük merkezlerinden biriymiş ve yirmiden fazla çıkışı varmış. Şahsen bizde metronun içinde dolana dolana bir hal olduk ve en sonunda rastgele bir kapıdan çıkıp biraz yürüyüp bulduğumuz bir yere  çöktük resmen asdadsd Buraya daha sonra rehberimizle geldik ama onda da alışveriş merkezinde takıldık. O yüzden buradan fazla fotoğrafım yok.

Shinjuku

Ve sonunda en çok eğlendiğimiz yerlerden biri olan Harajuku’ya gitmek için metroya bindik. Burası Tokyo’nun en görilesi yerlerinden biri olduğu için çok sayıda turist gördük. Tokyo’ya geldiğimiz ilk gün gezi programı içinde burası vardı ama çok az bir süre vermişlerdi buraya o yüzden tekrar gelip kafamıza göre gezelim dedik.

Harajuku

Harajuku aslında tek bir cadde, ilginç magazaların ve genelde gençlerin bulundu bir sokak da diyebiliriz. Burası sokağın girişi, metro istasyonundan çekmiştim.

Bu da pasaj gibi bir yerde ki j-pop ve k-pop dükkanı^^

Burada yine bir kek ve içecek molası verip kaldırıma oturarak gelen geçeni seyrettik. Burada 5 saat otursanız ben sıkıldım demezsiniz. Biz yorgunluktan çökmüş bir halde otururken yanımıza Koreli bir aile geldi. Anne ve baba oturdu çocuklarda karşıdan dondurma almaya gittiler. Çocuklar dediğime bakmayın gençler biri bildiğimiz oppaydı, bir de on beş yaşlarında kız kardeşi vardı. Onlarla sohbet başlatmak için 8787678 geyik yaptık kendi aramızda ama yine de sessizce oturduk tanıma planlarını eyleme geçirmedik. (nedennnn yapmadık nedeğğn diye şimdi kendi kendimi yerim böle)

Saatlerce otursak da ayaklar bir kere perte çıkmıştı arkadaş, yok bir türlü dinlenmek bilmiyordu. Ama ölmek var dönmek yok (!) diyerek yine yola koyulduk. Sıradaki durağımız dostumuz Suspusningi’nin tavsiye ettiği İkebukuro. Metrodan iner inmez karnımızı doyuracak ve dinlenebilecek bir yer aradık ve bir burgercıda (?) oturduk. Tavuk diye aldığımız ama karidesli çıkan hamburgerimizi ve içinde anlam veremediğimiz şeyler olan salatamızı yedik.

İkebukuro

Bu fotoğrafları Suspusningi’ye armağan ediyorum:)

Burada bol bol manga satan yerler, cosplay kıyafetleri satan yerler, ikinci el mangacılar vardı. Hatta biraz daha ilerleyince sokaklarda toplaşıp oturan ilginç gençler gördük.

Günün sonunda yorgun, ayakları şişmiş, kemikleri sızlayan ama mutlu bir halde otele döndük. Gidip dinlendik sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Azıcık uzanıp, dinlenip diğer arkadaşlar gelince akşam tekrar dışarı çıktık kıh kıh kıh

İşte böyle Japonya’yı ölerek gezdik dostlar, Türkiye’de böle gez deseler, “Bi gidin yaa uyucam ben” derim ama orada sabahın köründe kalkmalar, tüm gün gezmeler, ayaklarında ki yara bantlarını her gün değiştirmeler falan nerdee:D