Choi Siwon and Cat Series

Peki benim bu başlıklarım bugünlerde neden İngilizce oluyor? Hemen söyliyeyim: Başlık sıkıntısı çektiğim anlaşılmasın diye kendimi İngilizce’ye vurdum dostlar. Artık bunu itiraf ettiğime göre bundan sonra absürt başlıklarıma gönül rahatlığı ile devam edebilirim.

-Yine konudan saptın Astrea dön evladım konuya-

Hah ne diyorduk, birkaç ay önce Siwon kendi twitter hesabında Cat Series diye bir  şirinlik yaptı. Şirinlik yaptı diyorum çünkü bunu nasıl tarif edeceğimi bilemedim. Önce güneş gözlüğü takmış bir kedi ile çok benzer bir fotografını yayınladı. Daha sonra yine bir güneş gözlüklü fotograf daha geldi, bu sefer aşağıda ki tweet ile birlikte:

Teşekkürler, fan buluşması başarılı geçti. Hepinize çok teşekkürler^^ İşte size küçük bir hediye. Kedi  Serisi Sezon 2:)”

~Cat Series Season 1 & 2~

Böylece Cat Series’i başlatmış oldu. Böyle bir olaydan sonra hayranları durur mu? Tabi ki durmaz ve seri işini büyütmeye başlarlar. İşte şimdi fan yapım fotograflar:

Ve bu iki kedi serisi arasında büyük bir Angry Birds  hayranı olan Siwon fanları için aşağıda ki tweetle birlikte  bir fotograf daha yayınladı:

“Nerede olursanız olun… Umarım mutlu bir gün geçirirsiniz,  hepinize bir hediye hazırladım^^ Kedi serisinin devamı olarak, Kızgın Siwon^^ Mutlu günler dilerim:)”

Notlar:

*Öncelikle fotograflar fan yapımıdır ve alıntıdır. Zaten  üzerlerinde ait oldukları sitenin linkleri bulunmaktadır.

*İkinci olarak lütfen bu posta “Yaa yakışıklı ama sesi kötü.” tarzında yorumlar yapmayınız. Çünkü şu anki konumuz ses değil bu fotograflardır.  Nedense Siwon adını her gördüğünde  alakalı alakasız bu cümleyi söylemeyi huy edinmiş insanlar var. Konu ses olunca elbette ki böyle bir cümle kullanmak hakkınız. Ama özellikle belirtiyorum şarkı ve ses güzelliği hakkında bir post değildir. Anlayışınız için teşekkürler^^

Hanazakari no Kimitachi e 2011 Remake

Sözde ilk bölümüne bakıp kapatacaktım sonra ne olduysa oldu kendimi arka arkaya 4 bölüm izlemiş buldum. Halbuki Hana Kimi Remake yapılacağı haberleri ilk çıktığından beri “Ne gerek vardı şimdi buna. Haydi başka ülke yapsa neyse, Japonya kendi dizisini neden yeniden çekiyor.” gibi sözlerle ortalıkta dolanıp durdum. Sonra “Ee madem çekmişler bir bakalım karakter nasıl olmuş.” merakıyla başladım ve dostlar buradan itiraf ediyorum “Sevdim, hem de çok sevdim.” Hatta kadim dostum Kimbapsushi  ile izleyecektik ama ben nasıl sevdiysem artık dayanamadan yayınlanan tüm bölümleri bitirmiş bulundum. Ona buradan tekrar özürlerimi sunuyorum. Benim değil dizinin suçu vallahi^^  Devam eden Japon dizilerini takip etmek çok zormuş dostlar, haftada bir bölümle yetinmek zorundasınız bir de altyazısı günler sonra geliyor. Nerede o haftada iki bölüm verip de altyazısı akşamına çıkan Kore dizileri ah ki ah^^

 İzlerken ister istemez 2007 versiyonuyla karşılaştırıyorsunuz, bazı kısımları gerçekten benzemiş diyorsunuz ama konu ve karakterler aynı olsada farklı işlenmiş. Bu farklardan bahsederek dizimizden de bahsetmiş olacağız;)

Hana Kimi 2007   &  Hana Kimi 2011

* Öncelikle okuldan başlayalım Osaka Lisesi 2007 versiyonunda Japonya’nın en ünlü okullarından biri olarak gösteriliyordu. Ayrıca bir erkek lisesi olduğu için Yakışıklılar Cenneti adını almıştı. Dizinin ilk başında bu yakışıklılar etrafı kızlarla çevrili bir yoldan okula yürüyorlardı. Oysa 2011 versiyonunda Osaka Lisesi artık neredeyse yıkılmaya yüz tutmuş eski mi eski herkesin unuttuğu bir lise, hatta 3 ay sonra kapatılacağı duyurulmuş. Dizi yine o hayran kızların oluşturduğu yol ile açılıyor ama bu sefer yoldan yürüyen yakışıklılar Tokyo Lisesi’ndeler. Ve bu okul ile Osaka Lisesi ile  rekabet halinde, hatta sürekli Osaka ki yetenekli öğrencileri kendi bünyelerine almaya çalışıyorlar.

*İkinci olarak olayların sırası farklı, eski versiyonunda 4 bölümde olan olay yeni de ilk bölümde karşınıza çıkabiliyor. Örneğin Sano’nun kızın sırrını ilk bölümde keşfediyor ve ikinci bölümde emin oluyor. Aslında bu durumu daha çok sevdim, yani Sano’nun kıza gıcıklığı pek uzun sürmüyor. Dramacrazy’de ki yorumlarda bu versiyonun Tayvan versiyonu ile aynı olduğu söyleniyordu.

*Kızın okula geliş nedeni orjinalinden farklı ki bana sorarsanız çok daha saçma olmuş. 2007 versiyonunda Mizuki, Sano’nun yaralanmasına neden olduğu için onun tekrar atlamasını istiyordu, burada ise yaralanmasına başka biri neden oluyor. Bu kadarını söyliyeyim heyecanı kaçmasın^^

*Karakterlere gelecek olursak, Mizuki fotograflarda her ne kadar benzememiş görünüyorsa dizide o kadar benzemiş. Hatta bildiğin ses, mimikler hareketler aynı. Kimbap’ın değişiyle bu kız Maki’nin teyze kızı olmalı^^ 

*Sano ilk başlarda biraz garip geldi hatta itiraf edeyim bildiğin gıcık oldum çocuğa baya bir iki bölüm reddettim onun Sano olduğunu, bu çocuk Japon olamaz dedim kesin Hintli dedim, vazgeçtim Tayvanlı dedim. Baktım işe yaramıyor ne yapsamda bu çocuğu Sano yapmışlar, bende kabullendim. Sonra farkettim ki aslında tatlı çocukmuş bu^^ Gerçi bunu farkettiğim zaman ilk bölümlerdeki Sano değişmişti. (Bu da dizinin erken olan olaylarından biri)

*Nakatsu ise her zaman ki sevimliliği çatlaklığıyla bizim Nakatsu’ydu, hani şu “Homo Janiii” diye ortalıklarda gezinen. Gerçi burada bu şekilde pek dolanmıyor, biraz daha cesur bu yeni nesil Nakatsu^^Demek ki biz aslında Nakatsu karakterini sevdik onu kim oynasa da sevecektik desem de Ikuta Toma’nın yeri her daim farklıdır^^

*Ortada ki 2. yurt lideri Nanba oluyor. Farkettiğiniz gibi Hiro’nun ikizini bulalım diye baya uğraşmışlar ve sonunda kayıp ikizini bulmuşlar. Uzaktan o kadar çok eski versiyonundakine benziyor ki ara ara karıştırmanız mümkün^^

*Baştaki Oscar olmak üzere 3. yurt öğrencileri. Sanırım en gıcık olduğum karakter Oscar. Bizim güzellim “Julletto Oscar’ımızı” kendini beğenmiş, narin, güneşten etkilenmemek için sürekli şemsiye ile dolaşan, prens havalarında Oscar’a çevirmişler.

*Tennoji ve 1. yurt öğrencileri. Burada ki Tennoji’yi sevdim diyebilirim. Bir de dikkatimi çekti bu çocuk Japonlara hiç benzemiyor. Burada  1 ve 3. yurtlar pek iyi anlaşamıyor. Hatta ikisi 2. yurdun verdiği her karara karşı çıkıyor ama sonunda hep birlikte çalışmayı kabul ediyorlar.

*Mizuki ve Kayashima. İlk başta Kayashima gözünüze tuhaf gelecek ve ilk versiyondakini arayacaksınız ama bölümler ilerledikçe buradakini de çok seveceksiniz. Diğerinden biraz daha sessiz, cool görünümlü ve düşünceleri okuma gibi bir özelliği var. Hayaletlerle iletişimi ve hale okuma özelliği daha çok vurgulanmış. Hatta bu konuda baya yetenekli.

*Sağdaki gözlüklü olan Sekime, solda ki Noe. Siz de benim gibi şaşırdınız değil mi? Dört bölümdür bu halde geziyor artık Sekime’nin değiştiği bölümü iple çeker oldum, şu çocuğa bir el atsınlar yahu^^

*Kagurazaka ve Blossom Akemedimisi kız öğrencileri. Burdaki Kagurazaka ilk bölümden beri her olaya maydonoz olan bir tip, nasıl yapıyorsa yapıyor her olayda kendine bir rol bulmayı başarıyor. Bu çocuğunda sinsi sinsi gülmelerine bayılıyorum. Önce cool pozları kesiyor sonra arkasını dönünce küçük çocuklar gibi sırıtıyor sevincinden. Blossom Akedemisi bizim meşhur Hibari Four’un olduğu okul. Ama yeni versiyonda Hibari yok, Amerikaya okumaya gitmiş onun yerine başka bir liderleri var, tahmin ettiğiniz gibi o da Sano’ya aşık. Bir Nakatsu’ya aşık olan kız da bu gruptan değil başka bir liseden^^

Doktor Umeda. Bu da sevmediğim karakterlerden oysa 2007’de versiyonunda ki doktora bayılmıştım. Yine Nanba’nın dayısını oynuyor ve  bu sefer gerçekten benziyor. Ama yine de olmamış bu karakter, tabiki benim yorumum bu, eminim seveni vardır^^

*İlk versiyonda olup da burada olmayan bir çok karakter var. Örneğin öğretmenler ve müdür nedense hiç görünmüyor. Bir de çatlak fotografçı yok şimdilik belki ilerki bölümlerde çıkar ortaya. Yeni karakterlerden ise hiç kimsenin ne dediğini anlamadığı ama yemekleri çok güzel olan bir aşçı var.

*Sano ve eski sevgilisi. Daha da bir şey demem azıcık merak edin^^

*2007 versiyonunda olmayan olaylardan biri: Tüm okulun yemek salonunda kamp kurması^^

*Sano ve Yujiro. Yujiro’nun eski versiyonda ki köpeğin tıpkısının aynısı olduğunu söylememe gerek yok tabi^^

*Üzüldüğüm tek konu var ki güzelim açılış ( Ikenai Taiyo / Orange Range) ve kapanış (Peach / Otsuka Ai)  şarkılarını değiştirip onun yerine Japonya’nın ünlü gruplarından AKB48’in Flying Get şarkısını koymuşlar. Onun dışında ki tüm müzikler aynı, hatta benim gibi 2007 versiyonunu 46567 kere izlediysenin artık her karakterin kendi müziğini tanıyorsunuz. Yeni versiyonda ilk bölümde müzikler sayesinde karakterleri tanıyabildim.

*Kimi yönden 2007 versiyonuyla aynı kimi yönden farklı olsada eğlenceli olduğu kesin. Yine aynı absürtlüklerin birbirini kovaladığı bir okul, yine yarışmalar, yine eğlence, yine asıl olay önde olurken arkada çeşitli manyaklıklar yapan oyuncular, yine o alışık olduğumuz japon komedisi. Japon dizilerini sevenlere kesinlikle öneriyorum, diyerek ayrılıyorum^^

Turn Left, Turn Right “Ya Aşk Tesadüfleri Sevmiyorsa?”

“Tesadüf onlarla oyun oynuyordu, Henuz tam olarak hazir degil,
onlar için kadere dönüşmeye… Önce ulaştı onlara, sonra geri çekildi… Yollarının üzerinde dikildi ve bastırarak kıkırdamasını, bir kenara sicrayiverdi… “

“Hayat tesadüflerle doludur; iki farkli paralel çizgi bile bir gün karsilasabilir.”

Korku romanlarını okumaktan çok korkan ama korku romanı çevirmeni olan bir kadın…Çok iyi keman çalan ama bir türlü istediği işi yapamayan bir adam..

Bir gün yolları keşisirse.. Ya yolları bundan 13 yıl önce kesişmiş ve birbirlerini kaybetmişlerse? Peki ya bu kesişmenin ardından tekrar birbirlerini kaybederlerse.. Bir 13 yıl daha mı geçecek? Yo yo bu sefer olmaz, bu sefer kadere müdahile etmenin zamanı gelmiştir. Peki kader tekrar karşılaşmalarına izin verecek midir?

 

Yan yana iki apartmanda oturan, aynı metro istasyonunu kullanan, aynı caddeden karşıya geçen, aynı parkta yürüyen, aynı restauranttan sipariş veren  ve birbirini arayan iki insan… Kader onları karşılaştırmamak için elinden geleni yapıyor gibidir. Bu iki paralel çizgi bir mucize ile kesişebilecek midir?

Filmlerde ki tesadüflerden hep şikayet ederiz ya, işte bu sefere nolur onlardan biri olsun diye sayıklayarak izliyoruz. Aşk her zaman tesadüfleri sevmiyor dedirten bir film…

“”Bana bir mucize veremez misin? Onu bir kez daha gormeme izin ver! Son bir şans…”

 

Super Junior “Mr. Simple” Klip – Music Video-

Dört gözle beklediğimiz (En azından benim dört gözle beklediğim) klip çıktı dostlar. Şu yazımda klip teaserlarının ve albüm fotoğraflarının birbirine uymadığını söylemiştim ki klibin devamını görünce gayet uyumlu olduklarını anladım. İmajımız fotograflarda ki gibi renkli, enerjik, kendine özgü.. Ha bir de vurgulanan renkli halatları klipte de boyunlarında görüyoruz. Ama teaserlarda öyle bir göstermişler ki eğlenceliden çok korkutucu olmuştu. Neyse ki öyle değilmiş…

Klipte Bonamana’da ki tarz devam ediyor, bir kaç küçük fark var. Bu sefer danslarda el harekeleri daha hakim. Bir de daha özgür bir hava yaratılmış. Yani diğer kliplerde ki o dans sıraları, katı duruşlar yok. Özellikle Mr. Simple bölümündeki yaptıkları harakete bayıldım. Bir de Eun Hyuk’un ayaklarıyla camı kırma sahnesine^^ Bir de 2. dakikada başlayan ve şarkıda sevdiğim bölümde ki dansa^^ Bir de 3.50’de ki KyuHyun’un solo çıkışına^^ Bir de 4.2o’de ki sevdiğim dansın Siwon’un önde olduğu versiyonuna^^  Kısaca klibe bayıldım desem olur sanırım:)  Danslar çok yapılası geldi gözüme acaba yapabilir miyim? ^^ Bir sonraki klip umarım “Be My Girl” olur diyerek sizi kliple baş başa bırakıyorum…

Klibin Türkçe Altyazılı versiyonu için buraya bakabilirsiniz. (Videoda ki CC kısmına basarsanız altyazılar görülecektir.) Çeviren arkadaşların ellerine sağlık diyorum^^

Ride Away “Sürüp Gitmek; Belki de Çekip Gitmek”

“Küçükken bir okyanus olmayı hayal ederdim, herkesin göz yaşlarını alabilecek büyüklükte bir okyanus… Ve bir dalganın beni götürebildiği her yere gitmek.”

Dünyayı dolaşma fikri ne kadar cazip gelir insana; Peki sonra en sonunda döneceğimiz yer başladığımız yer olmayacak mıdır? Öyleyse neyden kaçıyoruz? Kendimizden mi? Belki de evet, belki de hayır…

Küçük, basit, sıradan, hayatın içinden bir hikaye… Belki de cazibesi budur ya da ben böyle hikayeleri seviyorumdur. Bu filmi neden sevdiğimi açıklayamıyorum ama benim  durağan durum filmlerini sevmelerimden biri daha^^

 Ölen karısının acısını unutayamayan bir baba ve başlarına gelen her şeyden babasını suçlayan bir kardeşe sahip olan Ha Jung aileyi bir arada tutmak için elinden geleni yapar. Üniversiteyi kazanınca yeni bir yere taşınırlar. Yeni bir başlangıç isteyen Ha Jung kitaplarını satmak için gittiği kitapçıda nedenini anlamadığı bir şekilde Soo Wok’tan hoşlanır. Onu daha yakından tanımak için türlü bahaneler üretmeye başlar ama bu ikili için işler o kadar kolay değildir. Geçmişten gelen bir aşk acısı onların bir araya gelmelerini engellemektedir…

Filmde dünya haritasını dart tahtası gibi kullanıp ok fırlatıyorlar ve gelen ülke hakkında bilgiler verdikleri bir oyun oynuyorlar ve ilk ülkemiz Türkiye:

Türkiye, İstanbul. Roma, Bizans ve Grek dönemlerinde Konstantinopolis olarak adlandırılıyor. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir ticaret kenti. Ve otobüs garı çok düzensiz ve karmaşık:)

Hiç bir yarış kazanamayan küçük, zayıf at Kar Tanesi bir yarışı kazandığında tüm dilekler gerçek olacak mıdır? Evet, bu bir mucize ama kim demiş mucizeler hiçbir zaman olmaz diye?

Biri huzur mu dedi?

Bugünlerde tek yaptığım şey;

Bir kaç bölüm dizi izlemek…

Bir kaç sayfa kitap okumak…

Bir kaç satır karalamak…

Yani kısaca uzun zamandır özlemini kurduğum günleri yaşıyorum. İnternete sadece dizi-film-altyazı indirmek için giriyorum. Arada bir facebooka bakıp çıkıyorum. Twitter hesabımı orada çok fazla zaman harcıyorum diye silmiştim ki şimdi düşününce çok iyi bir karar vermişim^^ Günlerimin  böyle devam etmesi umuduyla size de huzur dolu günler diliyorum…

*Bu dizinin tüm OST’sini sevdim ama bu melodiye ayrı bir bayıldım. Sizce de çok huzurlu hisettirmiyor mu?

Super Junior “Mr. Simple” ve Zaman Tüneli -Discograpy-

Yine anlam sınırlarını zorlayan bir başlıkla karşınızdayım. Mr. Simple yeni albüm de zaman tüneli ne alaka dediğinizi duyar gibiyim ve hemen açıklıyorum SuJu’nun yeni albüm fotograflarını incelerken içimden “Bu çocuklar da nasıl değişti yahu her albümde kendilerini aşıyorlar.” dedim ve o anda şimşekler çakıverdi. 

Ve Super Junior albüm imajları ile karşınızdayım:

Bildiğiniz gibi gruplar her albüm öncesi kendilerine bir imaj belirliyorlar ve albüm çıkmadan önce bir fotograflar dolanıyor ortalıkta. Sonra kliplerde ve katıldıkları programlarda da bu tarzı koruyorlar. Ta ki bir sonraki albüme kadar…

Super Junior – U – (2006)

O zamanlar Kore’de popüler olan bir saç modeli ile çıkış yapıyorlar. Bu saça Maymun deniyormuş. Ben demedim vallahi bu modelin adı böyle. Ve tabiki görünen saça uygun, genç, enerjik bir imaj üzerine kurulmuş. Artık  klibini izleyip gülebilirsiniz. Tamam yaa gülmeyin o zamana göre gayet modern bir klipmiş, her şeyi  kendi zamanında düşünelim, öhöm öhöm

 

Super Junior – Don’t Don-  (2007)

Fotograftandan da anlaşıldığı gibi bu albümde ki imajımız karanlık, asi gençler. Nam-ı diğer kötü çocuk imajı^^ Ayrıca albüme adını veren çıkış şarkısı Don’t Don ise o zamana kadar Kpop’ta denenmemiş bir tür, bir baş kaldırı şarkısı olarak bilinir. Şarkıyı dinleyince sizde farkı anlayacaksınız. Not: Kemanlı kısma bayılıyorum^^

 

Super Junior – Sorry Sorry-  (2009)

Bir önceki albümde ki “kötü çocuk” imajını üzerinden atmak isteyen grup bu sefer yakışıklıyız ve bunun oldukça farkındayız diye yorumladığım  “Oppa imajı” ile karşımıza çıktı. Kıyafetleri ve duruşlarıyla son derece modern görünen grup üyeleri için “Sorry Sorry” albümü bir dönüm noktası sayılabilir. Çünkü Super Junior’ın bugün kü teknik dansını ilk bu klipte görüyoruz. Bundan önce ki kliplerde de dans ediyorlardı ama burada ki daha organize, teknik ve profesyonel ve en önemli klibin başından sonuna kadar.

 

Super Junior -Bonamana- (2010)

Bu albüm de belirgin bir konsept belirlemek yerine her üyenin kendine özgü olmasına karar verilmiş. Bunu hepsinin saç modellerinin farklı olmasından da anlayabiliriz. (Klipte daha anlaşılır) Fakat toplu halde bakıldığında modaya uygun, modern bir görünüm eldilmeye çalışılmış ve oldukça başarılı olmuş bence^^  En sevdiğim imajı diyebilirim. (Şarkı değil sadece imaj. En sevdiğim şarkıları yine bu albümden olan –> No Other )

 

Super junior – Mr. Simple- (2011)

Albüm fotograflarına bakarak renkli, enerjik bir imaj diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Fotograflar ilk çıktığında ben de böyle düşündüm ve bu kadar renkli olmasına şaşırdım. Ama klip teaserları yayınlanınca daha gizemli ve sofistike bir tarz olduğuna karar verdim, hatta ara ara karanlık, gizemli hissi vermekte. Şu an için hangi tarz olduğunu söylemek zor o yüzden klibin tamamının gelmesini beklemek daha iyi, şimdilik teaserlar ve Mr. Simple parçası ile  idare edelim^^ Bir zamanlar 15 üyeyi gören Super Junior bu albümde 10 kişi ile karşımızda^^

Teaser 2

Ekleme: Bu kadar şey söyledikten sonra yeni albümle ilgili düşüncelerimi söylemeden bitirmişim. Aşk olsun hiç uyarmıyorsunuz:P Öncelikle Mr. Simple şarkısına kelimenin tam anlamıyla bayıldım. 1.24. saniyeden sonra ki artan tempoya ayrı bir bayıldım. (Yine şarkının bir bölümüne taktım)  Durdular durdular turnayı gözünden vurdular.  Albüm fotoğrafları ise birbirinden ilginç, hatta  Siwon için söyleyecek söz bulamıyorum^^

Bu albümden 2. olarak en sevdiğim şarkı Be My Girl, dinlemek isteyenleri buraya alabilirim^^

Kaynak: KORmore. Ancak birebir çeviri değil çoğunlukla kendi yorumlarımdır.